
Ben İsviçre maçından sonra konuşamıyorum, içimde hep garip bir his var: Birşeyler olur ve birşeyler mutlaka değişir zaman yeterli gelir ise. Dün 118'de çok sakindim, koltuktaki pozisyonum, ekrana bakışım değişmedi, Rüstü'ye karşı hislerimi seslendirmedim. Garip bir şekilde gol bekliyordum zaman yetmeyecek gibi olsada. Bu kez gerçekten imkansızı başardık, Bilic ve kurmayları, hakemler, yorumcular vs. o 3 dakikada herşey durdu sanki, zamanı da yendik.
İnanmak yeterli gelmedi bana hiçbir zaman. Yani galibiyetler nasıl sadece inanç ile motivasyon ile açıklanabilir ki? Buna şans da eklenince birşeyler ifade ediyor artık ister istemez oyunu çözerken, ''futbol'' ise detaylardan çekip çıkartılabiliyor ancak. Euro 2008'in rengi olduk Hollanda ile birlikte, neredeyse hep kötü oynasakta bir tavrımız oldu, Fransa, Yunanistan, İsveç, İsviçre vs. gibi sıradan bir takım olmadık. Nikopolidis ve Mhyre'den sonra direkler, Cech ve 120+2'ye rağmen kimsede olmayan ve asıl istenen şeyi, heyecan'ı en iyi biz yaşadık. Çok şey öğretti bana Milli takım, Almanya'dan sonra yazarız.
No comments:
Post a Comment